Çocuk psikoterapisi deyince akla ilk gelen problemlerden biri de şüphesiz öfke kontrol sorunları ve bu soruna nasıl ve ne zaman müdahale edilmesi gerektiğidir. Sevinç, hüzün, mutluluk, kıskançlık, umut… gibi öfke de her yaştan insan için hissedilmesi normal ve yerine göre de işlevsel bir duygudur. Bazı durumlarda ise bütün duygularımız gibi öfke de çocuklar, ergenler ve yetişkinler için istenmeyen sonuçlar doğurabilmektedir.
Türk Dil Kurumu’na baktığımızda öfke: engelleme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap olarak tanımlanmaktadır. Çocuk psikoterapisi temel alındığında ise öfke krizi; genellikle bir engellenmenin, isteğinin yerine getirilmemesinin bir sonucu ayrıca bazı durumlarda isteklerinin yerine getirilebilmesinin öğrenilmiş bir yolu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu tanımlamadan da anlaşılacağı üzere bazı durumlarda öfke krizi (kendine, başkalarına ya da eşyaya zarar verme) bir amaca ulaşmak için öğrenilmiş, tekrarlayıcı bir davranış haline gelebilmektedir. Sistemli olarak ebeveyni bir amaca ulaşmak için manipüle etmenin dışında, çocukların gelişimsel düzeyleri göz önüne alındığında duygusal düzenleme yapabilmelerinin önüne geçen durumlar da yok değildir.
Öfke Türleri Nelerdir?
Anlaşılan o ki öfke krizleri iki ana başlığa ayrılabilir. Birincisi, isteklerini elde edebilmek için ebeveyni manipüle etmeye yarayan istemli ve içinde mantıklı bir düşünce tarzını (amaca ulaşmak için her yol mubahtır.) barındırabilen öfke krizi, ikincisi ise duygusal düzenleme yapamamak ya da yaşanılan hadisenin duygusal düzenleme yapabilme kapasitemizi zayıflattığı durumlarda ortaya çıkan öfke krizleridir.
Birçok kuram öfke konusuna açıklık getirmeye çalışmakta ve bu konu da hayli anlamlı sonuçlara ulaşabilmektedir. Biz bu yazımızda öfkeyi; sinirbilim, beynin gelişimi ve bütünleşmesi/entegrasyonu açısından anlamaya ve müdahalelerimizi beynin etkin olan bölgesine göre nasıl şekillendirmemiz gerektiğini açıklamaya çalışacağız.
Beynin üst ve alt katlarının işlevlerini bilirseniz, iki tür öfke nöbeti olduğunu da görebilirsiniz. Üst beyin öfke nöbeti, çocuğun bir kriz yaratmaya karar verdiği (ebeveyni istekleri doğrultusunda manipüle etmek) vakit gerçekleşir. Yani çocuk düğmelere basmaya ve istediğini elde edene kadar sizi zıvanadan çıkarmaya bilerek ve isteyerek karar vermiştir. Onun dramatik ve görünüşte içten gelen yalvarmalarından etkilenip ona boyun eğerseniz veya ona tanımış olduğunuz belirli bir ayrıcalığı kaybetmek üzere olduğunu hatırlattığınızda, anında bu öfke krizine bir son verebilir. Böyle davranmasının nedeni o an beynini kullanıyor olmasıdır. Bu çocuğun duygularını ve bedenini kontrol edebilmesi, mantıklı olabilmesi ve iyi karar verebilmesi mümkündür.
Bir Vaka: ‘’Anne, sen artık beni sevmiyorsun’’
Bir danışanım kızıyla arasında geçenleri şöyle aktarmıştı;
Evde eksik olan malzemeleri almak için markete gitmesi gerektiğini ama kızıyla her markete gittiğinde kızının ağlayarak istediğini yaptırmaya çalıştığını, kendisinin de elalem’e rezil olmamak için bu isteklere istemeye istemeye boyun eğdiğini söylemişti. Bu sürecin doğru olmadığının farkında olduğu için buna bir dur demesi gerektiğinin de farkındaydı. Yine evin bazı ihtiyaçları için markete gitmesi gerektiğinde kızıyla (4 yaşında) konuştuğunu, üzerinde fazla para olmadığı için eğer bir şey istemeyecekse onu da yanında götüreceğini kızına söylediğini ve kızının da hemen kabul ettiğini söylemişti. Markete yaklaştıklarında kızının o alışıldık tepkileri (ağlamak, huysuzlaşmak, bağırmak…) vermeye başladığını ve markete girdiklerinde de bu tepkilerin zirveye çıktığını söylemişti. Ama bu sağlıksız tepkileri pekiştirmemesi gerektiğinin farkında olduğu için rezil olma pahasına kızının isteklerine karşı koymuştu. Annesine ağlayarak bir şey yaptıramayacağının farkına varan küçük kız yaşlı gözlerle annesinin gözlerinin içine bakarak; ‘’Anne, sen artık beni sevmiyorsun’’ dediğinde annenin bütün yelkenleri suya düşmüş, kızı amacına ulaşmıştı ve ne hikmetse artık ağlamaktan, bağırmaktan, öfkeden eser yoktu, plan tıkır tıkır işlemişti.
Ne Yapmalı ?
Bütün Beyinli Çocuk, kitabının yazarı Daniel Siegel; üst beynin öfke nöbetini tanıyan bir ebeveynin yapabileceği tek bir şey olduğundan bahseder: “bir teröristle asla pazarlık etmemek”. Üst beyin öfke nöbetine kesin sınırlar çizmek, uygun olan ve olmayan davranışları net bir şekilde tanımlamak gerekir. Böyle bir durumda verilebilecek en iyi yanıt; Markete geldiğimizde gördüğün şeylerin hoşuna gittiğini ve seni heyecanlandırdığını anlayabiliyorum ama böyle davranman hoşuma gitmiyor. Eğer şimdi buna bir son vermezsen sana o oyuncakları almayacağım ve bugünkü oyun iznini iptal edeceğim. Çünkü sen bana kendine hakim olamadığını göstermiş bulunuyorsun. Bir başka önemli durum ise; eğer çocuk bu davranışına son vermezse bunun sonuçlarına katlanacağını ona göstermektir. Böyle kesin bir sınır koymak, çocuğunuzun uygun olmayan davranışlarının sonucuna katlanması ve dürtülerine hakim olması gerektiğini anlamasına yardımcı olacaktır. Ona saygılı iletişim kurmanın ve sabırlı olmanın işe yaradığını aksi şekilde davranmanın ise işe yaramadığını göstermiş olursunuz. Bunlar gelişmekte olan bir beyin için önemli derslerdir.
Çocuğunuzun yaşı ne olursa olsun bu tür öfke nöbetlerine boyun eğmeyi reddederseniz bu nöbetlerin düzenli biçimde karşımıza çıkmasından kurtulursunuz. Alt beynin öfke nöbeti ise tamamıyla farklıdır. Burada çocuk öyle mutsuz olur ki üst beynini kullanmak artık onun için imkânsız hale gelir. Beyninin alt bölümleri özellikle de amigdalası duruma hakim olmuş ve üst beynini esir almıştır. Entegrasyon haline geçebilecek durumda hiç değildir. Çünkü küçücük bedeninin stres hormonlarının istila etmesi üst beyninin hiçbir bölümünün tam olarak çalışmadığı anlamına gelir.
Ayrıca yetişkin ya da çocuk olmamız fark etmez amigdala’nın etkinliği arttıkça mantıklı düşünme ve sağlıklı kararlar alma şansımız düşüktür. Çünkü beynimizin mantıklı düşünmemizi sağlayan üst tarafı (prefrontal korteks) amigdala tarafından bloke edilir ve içinde bulunduğumuz duygusal atmosfer hiç kaybolmayacakmış gibi hissederiz.
Çocuğunuz bu dağılma durumundayken ve bir alt beyin öfke krizine tutulmuşken, ebeveyn olarak tamamen farklı bir tutum içine girmeniz gerekir. Üst beyin nöbetine tutulan bir çocuğun ebeveyninin vakit kaybetmeden katı sınırlar koyması gerekirken, alt beynin öfke nöbetine verilecek uygun yanıt çok daha şefkatli ve rahatlatıcı olmalıdır. Ebeveynin yapması gereken ilk şey çocuğuyla bağ kurmak ve onun yatışmasına yardımcı olmaktır. Bu genellikle çocuğa sevgiyle dokunmak ve şefkatli bir ses tonu kullanmakla yapılabilir veya çocuk kendini veya başkalarını incitecek veya eşyaya zarar verme tehlikesi arz eden bir eğilim içindeyse o vakit ona sıkıca sarılmanız ve onunla sakin bir şekilde konuşarak olay yerinden uzaklaştırmanız gerekir.
Anne-babalar, öğretmenler, bakıcılar çocukların öfke krizlerinin bir amaca ulaşmak için mi yoksa duygularını kontrol edemediklerinden mi kaynaklandığını genellikle bilirler. Fakat nasıl bir yaklaşımın işe yarayacağı genellikle deneme yanılma yoluyla buldukları, çoğunlukla da anı kurtarmak, rezil olmamak, geçici de olsa sükûneti sağlamak için çocukların isteklerine boyun eğdikleri ya da istemeye istemeye şiddete başvurmalarıyla son bulan geçici çözümlerdir.
Umarım beynimizin bölümleri ve işlevleri hakkındaki bilgiler, bu konuda sıkıntı yaşayan anne-babalara, eğitimcilere ve bakıcılara anlık çözümlerin geçici konforundan feragat edip, çocukların ruhsal gelişimine katkı sağlayan ve anı değil bir hayatı kurtaran müdahaleler yapmalarına yardımcı olur.
Sağlıcakla kalın…
Hasan DURAN
Uzman Klinik Psikolog (Samsun Psikolog)