Bilseydi Yapmazdı…
Deme, Bilmesini Sağla…
BİLSEYDİ YAPMAZDI… Ne kadar rahatlatıcı bir cümle değil mi? Biri “bilmeden” yanlış yapıyor, öteki ise “iyi niyetle” yaptığını varsayarak sineye çekiyor.
Kendinden fazlaca veren, kendini feda eden, sınırlarını koruyamayan, boyun eğen kişilerin ilişkilerini sürdürebilmeleri için böyle bir şeye inanmaları gerekir.
Çünkü BİLSEYDİ YAPMAZDI inancının üstünü biraz kazıdığınızda altından çıkan şey şudur:
“BİLEREK YAPTIĞINI BİLSEM DAYANAMAM.”
“Her gün yaşadığınız, aslında içten içe de bildiğiniz şeyleri duymaktan korktukça…”
“Kimsenin umurunda değilim, kimsenin gözünde bir değerim yok…” gibi serzenişleriniz sürüp gider.
Zor olsa da “Bilseydi yapmazdı” pasifliğinden, “Beni sevdiği için söylediklerime kulak verir” aktifliğine geçiş hem sizi rahatlatır, hem de insanları zihninizi okuma zorunluluğundan kurtarır. Neyin, kime, nasıl geldiğini bilmek herkesi özgürleştirir.
Aktif bir tutuma geçmenin diğer faydası ise insanların bildikleriyle ne yaptığını görmektir. İnsan kendini olduğu gibi ortaya koyduğunda muhataplarını da olduğu gibi görme fırsatını yakalar.
Hayatınızdaki kişilerin bazıları için hiçbir şey değişmeyecek, bildiklerini yapmaya devam edecekler. Bazıları ise gösterdiğiniz ihtimamın hakkını vererek daha özenli olacaklar. Aslında siz de gösterdiğiniz özeni kimin hak edip kimin hak etmediğini anlamış olacaksınız.
Yazıya rahmetli Neşet Ertaş’ın sözüyle son verelim:
“Şahsınıza karşı haddi aşan, hududu geçen, küstahlaşanları altın olsa kesenizde, bal olsa kasenizde tutmayın.”
Hasan DURAN
Klinik Psikolog







