Gelen içerde rahat etsin diye kişiliğinizin kolonlarını keserseniz kendi üzerinize çökersiniz.
Gündüz kuşağı programları sırf beni sevsinler, ayıp olmasın, dışlanmayayım diye bizi ayakta tutan KİŞİLİĞİMİZİN TEMEL KOLONLARINDAN vazgeçen insanlarla doludur.
İnsanları kendilerinden vazgeçirecek kadar zorlayan şeyler bağlanmaya duyulan yoğun ihtiyaç ve özerklik korkusudur. Sanki kendimiz olup, özerk davranışlar sergilersek bağlandığımız kişiler bizi istemezmiş gibi gelir.
Kişinin beni sevsinler diye vazgeçtiği ve günün sonunda geriye kendisinden bir şey kalmamasına sebep olan KİŞİLİĞİMİZİN TEMEL KOLONLARI şöyledir:
DEĞERLERİMİZ
Eşinizin, ailenizin ya da arkadaşlarınızın baskısıyla, sevsinler diye ya da dışlanmamak için inanç, sadakat ve adalet gibi etik değerlerinize uymayan davranışlar sergilemeniz zamanla kendinize olan saygınızı yitirmenize ve derin bir utanç duymanıza neden olur.
SINIRLARIMIZ
Hepimizin kırmızı çizgileri vardır. Yoksa da olmalıdır. Ve bu kırmızı çizgiler neye tahammül edip neye etmeyeceğimizi gösterir. Tahammül sınırlarımızı aşan şeylere sessiz kaldıkça içimizde tükenmişlik hisleri ve öfke birikir. Terk edilirim, dışlanırım kaygıları taşıyan insanlar bu öfkelerini kendilerine yönelterek tükenmişlik hislerini arttırır.
ÖZERKLİK
Özerklik insanın kendi başına var olabilme kapasitesidir. Bunun içine kariyer planları, arkadaşlıklar, hobiler girer ve bunlar bize kendimiz olabilmeyi hatırlatır. İlişki içinde bunları feda eden kişiler ilişkileri bittiğinde kendilerini kaybolmuş gibi hissederler, “BEN KİMİM?” sorusuna cevap vermek zorlaşır.
Eğer bir ilişkiyi ayakta tutmak için sizi ayakta tutan değerlerinizden vazgeçerseniz kendi enkazınızın altında kalırsınız. Değerler, sınırlar ve özerklik bizi ayakta tutan kolonlardır. Bir ilişki (duygusal, sosyal, ailevi) bunları yıkıyorsa sonunda geriye sizden bir şey kalmaz.
Hasan DURAN
Klinik Psikolog







